ressamlar derneği
  Ana Sayfa   Kurumsal   Sergiler   Ressamlarımız   E-Kitap   Sanal Sergi   İletişim   Türkçe   English  

A   B   C   Ç   D   E   F   G   H   I   İ   J   K   L   M   N   O   Ö   P   R   S   Ş   T   U   Ü   V   Y   Z
Abdurrahman ÖZTOPRAK

Doğum : 1927-2011
Web Sitesi :
E-posta :
Biyografi

Ressam Abdurrahman Öztoprak 26 Mayıs 2011’de Akyaka’da vefat etti. 1927 yılında Rumelihisarı’nda bir yalıda doğan sanatçı, hem resimleri hem de yaşam biçimiyle, Türkiye’de karşılığı olmayan tarzda, bildiği yolda ilerlemek adına adeta “karantina altındaymış” gibi üreterek çok farklı bir “sanatçı kimliği” oluşturmuştu. “Karantina altında yaşamak” derken, Öztoprak’ın dünyaya bakışıyla yaşadığı toplumun bakışı arasındaki farkların bilincinde olarak üretmesini betimlemek istiyorum. O kendisini çevreleyen toplumun tüm etkilerine karşı kepenklerini kapatmış olarak yaşadı. 1950’lerden itibaren İstanbul Sanat ortamının tüm ayak oyunlarının dışında kalmayı başarmış, bildiği doğrular, inandığı gerçeklerle üretmiş olan sanatçının çalışmalarının yeterince tanınmaması elbette bir raslantı değil. Öztoprak sanatının “gerçek olduğuna ve karşılığını bulacağına” inanıyordu. Bu inancı nedeniyle sanat ortamından uzak durmayı bir erdemlilik olarak kabul etmiş, ibadet edercesine dinlediği klasik müziğin ve ürettiklerinin ışığında kendi hayatını kurmuştu. Bu yaratıcı sanatçının anısı, hayat ve sanat karşısında geliştirdiği benzersiz duruş, kelimenin tam anlamıyla “tekildir”. 1951 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi, Nurullah Berk Atölyesi’nden mezun olduğu için, eğitimini II. Dünya Savaşı ertesinin ağır koşulları altında “modern olma” bilincinin sürekli olarak genç ressam adaylarına yüklendiği bir dönemde tamamlamıştır. Önceleri Klasik akademik tarzda doğayı, insan figürünü yorumlayan, sonra da hocasının etkisiyle Kübist tarzda soyutlama eğilimlerine giren genç sanatçı, henüz yirmi yedi yaşında o dönemin en önemli galerisi olan Adalet Cimcoz’un Maya Galeri’sindeki ilk sergisini açarak, profesyonel olarak çalışmaya başlamıştır. 1954’ü Modern Türk Sanatı açısından bir dönüm noktası olarak, bir tür 1945 yılı gibi, değerlendirmek gerekiyor. 1954’te Yapı Kredi Bankası 10. Kuruluş yıldönümünü kutlamak için “İş ve İstihsal” konulu bir resim yarışması açmıştı. 8.-9 Eylül 1954’te İstanbul’da toplanan Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği (AICA) 5. Kongresi nedeniyle İstanbul’da bulunan Paul Fierens, Lionelli Venturi, Herbert Read’i jüri üyesi olarak belirleyerek, Modern Türk Resmi’ni ilk kez uluslararası bir jüri karşısına çıkarmıştır (1). Hem sonuçları hem de yarattığı etkilerle Türk Resmi’nde ilk önemli “görsel kırılmayı”, ezber bozumunu, gerçekleştiren bu yarışma, Öztoprak için de üzerinde durulması gereken bir konuma sahiptir. Aynı yıl hem ilk kişisel sergisini açan, hem de bu yarışmada mansiyon ödülü kazanan genç sanatçı aynı zamanda İstanbul Teknik Üniversitesi’nin Taşkışla binasında 5x12 metre boyutlarında dev bir freski gerçekleştirmiştir.(2) Dolayısıyla 1954-1956 yıllarını genç sanatçı için bir dönüm noktasıdır. 1951–1954 yılları arasında sanatını farklı deneylerle besleyen Öztoprak’ın 1953’te burslu olarak Roma’da bir yıla yakın bir süre kalması; ona bursunun nedeni olan fresk tekniğini öğrenme fırsatı yanı sıra, Modern Resim’in gelişimini izleme şansını da vermişti. Roma’da Regula fotoğraf makinesiyle gördüklerini belgelemeye çalışan genç sanatçının fotoğraf deneyleri Onun kendisini dünyanın tam ortasına yerleştirecek denli güçlü “ özgüveninin” kanıtı olarak yorumlanmalıdır. Araştırmalarındaki ödün vermez tavrıyla birleştiğinde bu “özgüvenin” onun tüm sanat yaşamını kuşatan olgu olduğunu unutmamak gerekir. 1955–1960 döneminde Öztoprak’ın Maya Galerisi (1955), Şehir Galerisi (1956) başta olmak üzere iki önemli kişisel sergi daha açtığını; araştırmalarını o zamanki tabirle “non-figüratif” olarak sürdürdüğünü görüyoruz. Onun bu özverili çalışmaları, o yıllarda Türkiye’de bağımsız sanatçı olarak yaşamanın imkansızlığı, Avrupa’da burslu olarak bulunmasına karşın Akademi’deki “öz-çıkar ilişkilerine” eklemlenmek istemediğinden ötürü karşılaştığı yalnızlıkla birleşince “zor bir sürece” girer. Kendisine hak ettiği halde Akademi’de asistanlık verilmemiş, hayatını sürdürmek için içmimari ve dekorasyon alanlarında çalışmaya mecbur olmuştu. O yıllarda, tıpkı şimdi olduğu gibi, genç bir sanatçının sadece sanat yaparak yaşaması imkansızdı. 1960’ta ailesiyle Almanya’ya göç etme kararını alan genç sanatçı, otuz üç yaşında, sanatla–yaşam, üretmekle–düşünmek, araştırmakla–sorgulamak arasında bir yanıt aramaktadır.
Güncel Bilgiler

Henüz güncel bir bilgi eklenmemiştir.
Ressamın Eserleri

KARMA SERGILER   KETHUDA HAMAMI

KARMA SERGILER   
ISTANBUL ART SHOW HİLTON FUAR

KARMA SERGILER   
VAKIFBANK RESSAMLAR DERNEĞİ KARMA SERGİSİ

KARMA SERGILER   
CKM (CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ)

KARMA SERGILER   
Ressamlar Derneği "ARMONİ" Karma Sergisi

KARMA SERGILER   
YENİDEN KARMA SERGİ

 
tüm sergiler
ETKİNLİK  PARİS SERGİSİ

DUYURU  
ESER DEĞER KİŞİSEL SERGİSİ

DUYURU  
%100 KARMA SERGİ

DUYURU  
TAKSİM CUMHURİYET GALERİSİ"RESSAMLAR DERNEĞİ SANATÇILARI SERGİSİ

DUYURU  
ÖDÜLLÜ KARMA SERGİ

DUYURU  
NALAN TÜRKERİ KİŞİSEL SERGİSİ

 
tüm duyurular
 
Basın Bültenleri Basında Biz

Web Tasarımı entegresoft